8.12.2010

Barselona'dan Muhtelif Yerler, Muhftelif Anılar - 2

Barselona'da kaldığımız otel Sagrada Familia'ya çok yakındı. Yaklaşık 3-4 saatlik Kilise turumuzun ardından otele yürüyerek dönmeye karar veriyoruz. Asıl niyetimiz bir tapas dükkanı bulup açlığımızı biraz geçiştirmek. :)

Yürüyüş yolumuzdan bir görüntü - Torres Agbar
Novotel City, Barselona'nın her yerinden görülebilen Torres Agbar - Agbar Kulesi'ne bir, iki bina mesafedeydi.

Hayal ettiğimiz Tapas dükkanı, artık ümidi kesip "bari Burger King'den bir şeyler yiyelim" diyerek gittiğimiz otelimizin karşısındaki, büyük alışveriş merkezinin köşesinde karşımıza çıkıverdi. ;)

Sonunda deneyebildiğimiz Sangria
Canas y Tapas'da mantar ve kalamar da söylüyoruz birer porsiyon. Mantarın tadı damağımızda kalıyor, seyahatimizin kalanında sürekli sayıklıyoruz.  :)))

Otelimizde biraz dinlenip akşam yemeği için enerji toparladıktan sonra kendimizi yine şehrin sokaklarına atıyoruz. Son durağımız birçok yerde okuduğumuz, adını duyduğumuz Salamanca.

 Metroyla La Rambla'ya gidip yürüyüşümüze başlıyoruz. Başlar başlamaz da kokulara dayanamayarak kendimize birer waffel alıyoruz.  :)

                             
La Rambla'dan denize doğru indikçe havanın soğuğu daha fazla hissedilmeye başlıyor, rüzgar da artıyor. Maremagnum'a doğru ilerliyoruz, nedense aklımızda Salamanca bu alışveriş merkezinin yakınında gibi kalmış. Onun yerine Tapa Tapa'yı keşfediyoruz. 2 gün boşuna La Rambla üzerinde aramışız. :)



Sonunda, sora sora, düşündüğümüzden fazla aramış, düşündüğümüzden fazla yürülmüş ve de düşündüğümüzden fazla üşümüş olarak Salamanca'ya ulaşıyoruz. Bizden daha mutlusu yok, başlasın ziyafet ! Paella - İspanyol Pilavı yiyeceğiz, çoook heyecanlıyız. :)

Porsiyonlara dikkat; bu iki kişilik bir tabak. Biz dört kişi bitiremedik.


Masaya oturduğunuz anda hemen domatesli ve de zeytinyağlı ekmek geliyor. Birçok yerde sormadan getiriyorlar ve de cüzzi de olsa bir ücreti var. Arkasından İspanya'da rastladığınız, acı olduğunu söyledikleri, bence hiç de acı olmayan ama çoook lezzetli biber kızartması geldi masamıza ikram olarak. Ne yazık ki porsiyonlar o kadar fazlaydı ki muhteşem deniz mahsüllü Paella'mızın yarısı tabağımızda kaldı. Mutlaka denemeniz gereken yemekler listesinde kendileri ilk sırada geliyor. Ardından da anasonlu bir kek ve de muhtemelen ağzınızın içini temizleyebilmeniz için, kanımca saf alkol olan likör ikram edildi. :)

Ertesi günün ilk durağı Pazartesi günleri müzeler kapalı olduğu için salı gününe bıraktığımız Fundacio Joan Miro - Joan Miro Müzesi'ydi. Miro'nun resimleri bana sürrealizm akımının uç noktası gibi gelir nedense. Herşeye rağmen kitaplardan bildiğim, tanıdığım bir ressamın resimlerine bir adım öteden bakıp inceleyebilmek beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Oldukça geniş bir Miro kolleksiyonu, resimle ilgilenenlerle buluşturuluyor bu müzede. Sanat tarihine adını yazdırmış Miro'nun yapıtlarını, doğduğu kentin topraklarında, kısıtlı zamana rağmen izleyebilmek büyük bir keyifti. Metroyla rahatlıkla gidebildiğiniz İspanya Meydanı'ndan, 50 ya da 55 numaralı otobüslerle müzeye ulaşabiliyorsunuz. ;)
,

Miro Müzesi sonrası, aynı bölgede oldukları için Poble Espanyol'u görmeye karar verdik. Burası küçük bir kale içine inşa edilmiş İspanya'nın evleri, sokaklarıyla bir modeli.


İçerisinde kafeler, yemek yiyebileceğiniz yerlerin yanında sergi salonlarının, el sanatlarıyla ilgili atölyelerin ve de mağazaların bulunduğu bir nevi park. Hem açık, temiz havada yürüyüş yapmış, hem de şehir dokusundan kopmamış, oranın kültürüyle ilgili bir şeyler öğrenmiş oluyorsunuz.


Poble Espanyol içerisinde seramikten, cam işlerine, deriden, ahşap işlerine kadar çeşitli ürün, hediyelik eşya bulabilmek mümkün. Dükkanların içerileri çooook renkli ! :)


Poble Espanyol içerisinde kısa bir tur sonrası şehir merkezine, La Rambla'ya dönüyoruz. Meyve ve balık pazarında - La Boqueria'da ufak bir mola veriyoruz. Malum bu kadar gezmeye biraz vitamin lazım. :)


Karışık bir meyve tabağı ve de bir tabak ahududuyla kendimize ziyafet çekip, Barselona sokaklarına geri dönüyoruz.


Passeig de Gracia boyunca yürüyoruz, mağazalara, binalara baka baka..karşınıza sürekli dikkate değer bir şeyler çıkıyor. :)


Son akşamımızın yemek mekanı Placa Reial' daki (La Rambla üzerinde, solunuzda kalıyor.), Les Quinze Nuit. Buraya gitmek niyetindeyseniz eğer çok geç gitmemenizde fayda var. Belli bir saatten sonra önünde ciddi bir kuyruk oluyor. Dahası garsonlar inanılmaz kaba, sinirleriniz sağlam değilse her an birinin saçını, başını yolabilirsiniz. Ama Barselona'da yediğimiz en ucuz yemekti. Porsiyonlar da gayet 1 kişinin tüketebileceği oranda. Sanırım daha global bir restaurant oldukları için bu kadar rağbetteler. Balık görecek halimiz kalmadığından tavuktan yana tercihlerimizi kullandık ve bitişi de "Cream Catalana" ile tamamladık. ;)


Ertesi gün yeni bir maceraya başlamak üzere Madrid'e doğru yoldaydık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder