14.09.2010

Şeker Yeşil, Şeker Mavi !


Kalbimi Göcek'in yeşillikleri arasında bırakıp döndüm İzmir'e.. Son umut, bir gece önce oynadığımız sayısalda, büyük ikramiye bize vurmuştur da kalıveririz oralarda diye bekleyip durduk gazetede sonuçları görünceye kadar. Kısmet, bir başka zamana ertelendi hayaller şimdilik..

Şeker Bayramı'nı tatil fırsatı olarak değerlendirip kendini yollara atanlar kervanına katıldık biz de. Kışa doğru yaklaşırken adım adım, ne kadar güneşten ve denizden yararlansak yanımıza kardır mantığıyla iç güdüsel bir hareket halindeyiz. :) Malum kavurucu sıcaklarda güneye inmek delilikti, "eh şimdi zamanıdır." diyerek kendimize lokasyon olarak Göcek civarını seçtik bu seferlik. :)

Bir kaç yıl boyunca yaz-kış Fethiye civarında gezinmişliğim olmasına rağmen, Göcek'e sadece geç bir vakitte yemek için uğramanın dışında, öyle aman aman vakit geçirmişliğim yoktu buralarda..ha bir de atlamamam gerekir ki, 2 sene önce arkadaşlarım ve de kuzenlerimle çıktığım Göcek koylarını gezmek amaçlı mavi tur seyahatimizde erzak almak için Göcek'e ayak basışımız var. Sıcaktan nasıl da kaçmıştık gerisin geri denize..! :)

Her zamanki gibi sabahın kör vakitlerinde yollardaydık, gün bize kalsın istiyoruz haliyle. Kahvaltı niyetine sadece Gusto 'nun bayram çikolataları ve bir bardak süt takviyesiyle yola çıkıyoruz. (yımm yımm!!)

Asıl kahvaltımızı Ortaca'yı geçince Toprakana'da yapmak niyetindeydik, ama bayramın ilk günü kapalılardı. İlk bulduğumuz açık, bizi kabul eden restauranta attık kendimizi; Dalaman'ı geçince sağda, Yosun'a. Belki öyle çok özel bir kahvaltı değildi ama, yeşillikler arasında, nar bahçesine bakan bir masada, koccaa bir ekmek eşliğindeki bu kahvaltı ilaç gibi geldi. :)



Kahvaltı sonrası, 10-15 dk'ya otelimize varıyoruz. Göcek geçidine girmeden önce yol sağa ayrılıyor. Kille plajına doğru dönüyoruz. Durağımız Dalya Life.

6 tane bağımsız küçük evden oluşan Dalya Life bir aile işletmesi. Bütün evler bahçe içerisine, yeşillikler arasına yerleştirilmiş. Açıkcası odalar çok konforlu ve rahattı. Dahası pencerelerimizin biri iç bahçeye, diğeri ise uçsuz bucaksız doğaya açılıyordu. Burada da üşüye üşüye uyumanın tadını çıkardık doyasıya. :)


Sabahları ister istemez erken kalkıyor burada insan, siz de bizim gibi pijamalarınızla ağaçlar arasında bol bool yürüyüş yapabilirsiniz kahvaltı öncesi. Üzerine de su kenarında kazları ekmekle, ya da benim gibi Dalya Life 'ın köpeği Baron'u peynirle besleyerek kahvaltınızı ( Bu özel yer için, daha özel bir kahvaltı beklentisindeydik. Belirtmeden geçemeyeceğim. ) yapabilirsiniz.


Otelimize yerleşip hemen kendimizi deniz kenarına attık. Tavsiye üzerine Günlüklü Koyu'na gidiyoruz. Ah beni oralarda unutsalardı. :))) Günlüklü yol üzerinde hep tabelasını görüp, hiç adım atmadığım bir koydu. Park'a giriş ücretimizi verip sık ağaçlar arasında ilerliyoruz, ve de cennet bir yere ulaşıyoruz.


Sahilde şemsiye ve de şezlonglarımızı kiralayıp hemen bir keyif kahvesi söylüyoruz. Kafede ihtiyacınız olan herşeyi bulabilmek mümkün. Başka da bir şansınız yok doğrusu, isterseniz hazırlıklı gelmeniz de mümkün. Denizi tatlı su karıştığı için biraz bulanık bulabilirsiniz. Ama açıkcası bu kalitede ve nezihlikte bir standartla da gittiğimiz diğer koylarda karşılaşamadık.

Taptaze Akdeniz Salatamız ve de gerçek dometes soslu, tam kıvamında makarnamız.

Günlüklü'de gecelemek isterseniz sadece bir tesis bulunuyor; The Bay Fethiye . Bu otelde gözümüz kaldı diye belirtmek istiyorum. :) Odalar, bungalovlar şeklinde yeşilliklerin arasına  itinayla yerleştirilmiş. Tekneyle gelenler için kendi iskelesi mevcut. İskelenin hemen üzerinde ise restaurant ve bar. Dayanamayıp gidip broşürlerini aldık resepsiyondan. Kasım ayında kapatıyorlarmış sezonu, ama özel gruplar için yıl içinde oteli açmayı düşündüklerini belirttiler. Arkadaş grubuyla çok güzel ve de doğru bir tercih olacağını düşünüyorum. Yapılacaklar listemize ekledik The Bay'ı ! ;)



Dönüş yolunda İnlice Plajı'na da giriyoruz merakımıza engel olamayıp. Birer de akşamüstü çayı peşindeyiz denize karşı. :)


Geniş bir koy İnlice de, ve de mutlaka denizine girmelisiniz. İlk bir metre kumluk gibi, sonra denizin içi koca kocaa kayalarla dolu..deniz gözlüğümü takar takmaz koccamaaan bir yengeç görüyorum iki kaya arasında pembe-gri, balık sürülerini kovalamaktan nefessiz kalıyorum. Oturduğumuz plaj kafesinde de tüple dalışa gelenleri görüyoruz, kesin var bir bildikleri. Sudan çıkası gelmiyor insanın, akşam oluveriyor.

Akşam yemeği için Göcek'in içinde, sahil yolunun sonunda yer alan Can Restaurant'ı tercih ediyoruz. Biraz hayal kırıklığı açıkcası, ama yine de seçtiklerimiz lezzetli. (menüdeki en ilginç şeyleri alıyoruz sadece.) Lezzetli ve kıvamında pişirilmiş balıkla sonlandırıyoruz yemeğimizi.

Maş Börülcesi Salatası, Süzme Yoğurtlu Kabak, Karides ve tabiki rakının yanına Kavun Peynir

Ertesi gün erkenden Göcek sahilindeyiz. Bayram izdihamından kaynaklı daha özel bir deniz turu isteğimizi içimize gömüp, istemeye istemeye 80 kişilik bir günlük tura ertesi gün için "he" diyoruz.

Rotamızı Ölüdeniz'e çeviriyoruz. 20-30 km sonra ufak bir benzin molasının ardından denize ulaşıyoruz. Saat 11 civarında milli park içerisine girdiğimizde henüz doluluk oranı % 60'lardaydı. Sıcağa ancak 3 saat dayanabilip kendimizi arabamıza dar attığımız da ise içerisi tamamiyle dolmuş, dahası kapı önünde 8-9 arabalık bir sıra vardı. Benim düşüncem böyle tatil zamanlarında Ölüdeniz Koyu'nun hiç de iyi bir tercih olmadığı, bilgilerinize.

Dönüşte yine merakımıza engel olamayıp Fethiye'yi geçtikten sonra solda yer alan Katrancı Koyu'na uğruyoruz. Burası da oldukça kalabalık bir koy, zira kampçıların yeri. :) Plajın hemen gerisinde çadır alanı ormanın içerilerine kadar giriyor.



Akşam Dalyan yollarındayız. İlla duyduk, okuduk ya mavi yengeç deneyeceğiz. İnsan bazen her tavsiye edilen konusunda bu kadar ısrarcı olmamalı. :)) Dalyan da kaldığımız yere yaklaşık 20-30 km mesafede. ( http://www.viamichelin.com/ sayfasında 33 km gözüküyor. Kontrol edildi, bilgilerinize sunuldu. ) Dalyan'ın hemen içinde Köşem Restaurant'a oturuyoruz. İnanılmaz özensiz bir yer; servis,temizlik,lezzet..kesinlikle,ama kesinlikle tavsiye etmiyorum, uzak durun. Mavi yengeci iki sene önce İztuzu plajına giderken kanal üzerinde avlayıp,pişirip,servis yapan büfe teknelerden denemiştim ilk..emin olun Köşem'inkisine göre çok daha lezzetli ve de hijyenikti.

Arka masamıza oturan çift de bizim gibi araştırıp gelmişler. Mavi yengeç denemek istiyorlar. İyi niyetli bir şekilde garsondan tavsiye istiyorlar ve de önerisine uyarak birisi 2 tane, diğeri ise kendi için 3 tane istiyor. Kulak misafiri olduğumuz sohbetlerinden kazıklandıklarını düşündüklerini duyuyoruz. Mavi yengeç menüde yemesi zor, eti oldukça az, zahmetli ve de doyurucu olmayan bir yemek. Bu şekilde tavsiye isteyen müşterilerini, bu konuda uyarmaları gerekir diye düşünüyorum.

Kendimiz için, deneme amaçlı birer mavi yengeç isteyerek , öncesinde ise mekanın tek güzel şeyi olan sıcak pideyle ve de kavun, peynirle karnımızı doyurarak, bir daha gelmemek üzere ayrılıyoruz Köşem'den.


Mavi Yengeç ve Geriye Kalanlar


Ertesi gün erkenden en büyük korkumuzla yüzleşmek üzere yine Göcek sahilindeyiz. Tur teknemize biniyoruz biraz isteksiz, 12 Adalar turumuz başlıyor. Açıkcası hiç de umduğumuz gibi olmadığını söylemeliyim. Tamam kalabalık bir tur olabilir, ama insanlar çok kibar ve saygılıydı. Hiç bir aşırılıkla karşılaşmadık. Dahası en büyük korkumuz olan yüksek ses müzik ise neredeyse hiç olmadı. Arada 5-10 dk'lık müzik dinletileri dışında pek öyle bağrın bağrın çınlamadı teknemiz, koylarda ise müzik hemen kapatıldı. Güneşlenmek için minder kaptık ve de neredeyse çok sıcak saatler dışında çoğunlukla sere serpe teknenin ön tarafında yayıldık. Bol boool yüzmek ve de Göcek mavisinin tadını çıkarmak için birebirdi diyebilirim.  ;)




Her günlük turun farklı rotaları var. Bu sebeple bazı koylar dışında çok da aşırı bir kalabalığa denk gelmedik. Hani insanların üzerine denize atlamak zorunda kalırsam diye bayağı korkuyordum ben yola çıkarken, ama hiç de düşündüğüm gibi sorun olmadı. Dedim ya doya doyaa yüzdük. ;)


Bedri Rahmi'nin "Balık" resmi ve onun koyda başlattığı sanat çalışmalarının diğer örnekleri
Sabah 11 gibi ancak yola çıkabilen turumuz, akşam saat 18'de bizi Göcek sahiline bırakıyor. Ufak bir şehir turu, birkaç ufak alışveriş sonrasında tatilin en güzel yemeğini yemek üzere Mercan'a oturuyoruz. Ne zamandır böyle lezzetli pizza yememiştim, Domino's da nedir yahu!! :)) yanına da buss gibi birer bira, salata ikramları.. herşey özenli, temiz ve de inanılmaz lezzetli ! Göcek'te mutlaka uğranılası nokta olarak Mercan'ı listeme ekliyorum. ;)




Akşam Dünya Basketbol Şampiyonası'nda finale çıkmak için oynayacak milli takımımızın maçını izlemek için otelimizin konforuna dönüyoruz. Ne yazık ki ben erkenden sızıp kalıyorum serin yatağımda, uykumun arasında heyecanlı bağrışmalarını duyuyorum takımımıza destek veren otel ahalimizin..

Ertesi gün güneş doğarken dönüş yolundayız yine, malum referanduma yetişeceğiz...kahvaltımızı bile oy sonrasına saklıyoruz. Görev bizi bekler. ;)

1 yorum:

  1. The Bay ile ilgili tavsiyemi gozden gecirmem konusundaki uyarinin burada altini çizmeden rahat edemeyeceğim.Bilgilerinize.

    http://www.fethiyegundem.com/Default.asp?mxz=haber&hid=1006

    YanıtlaSil