28.05.2010

Bahçelerde kiraz...


Bahçelerde kiraz...yaz mı geldi, geliyor ne biraz ?!

Havanın bizi bir inip buzz kıvamında dondurup, bir çıkıp yanıyoruz edalarıyla buram buram fenalık geçirterek insanoğlunun hasta olma eşiğini test etmesi gibi, insan ilişkilerimdeki tansiyon da bir inip, bir çıkıp benim ruhsal bunalım eşiğimin çıtasının ne kadar yükseldiğini test ediyor son 10 gündür.

Tum turaklı ruh halleri içinde, önümdeki çoktan seçmeli sınavdan nasıl yırtarım da ruh halimi yaralayıp berelemeden kendimi kısa yoldan feraha atarım - yani sıyırırım diye şaşkın şaşkın bakınmaktayım.

Belki iş sonrası dalacağım kiraz ve erik ağaçlarında kendimi kaybederek, borsa benzeri düşüş eğiliminde olan kendi değer endeksimi yükselişe geçirebilirim..ya da sadece midemin genişleme, içine sığdırma kapasitesini arttırmış olurum. :)

Ee ne demişler...kısmet!.

En son okuduğum kitap; "Bir Terapistin Arka Bahçesi" nde insanın her şeyi başkalarının gözünde onaylanmak, değer kazanmak için yaptığını, hayatta özetle bütün işimizin gücümüzün "kabul edilmek, aitlik" olduğunu fark ettim.

Ben bazen hiç bir yere aitmişim gibi hissetmiyorum. Geçen çok başarılı bir şekilde, ama elimde olamayan sebepler yüzünden kırdığım cannım arkadaşımın da dediği gibi "aslında dünya üzerinde sadece kendimiz varız, bir tek biz."

Bütün bu inişler - çıkışlar, içimdeki bu dalgalı hırçın deniz..tam da sakinleşti derken ruhumun iç çeperlerine çarpa çarpa beni yorup hırpalıyor. Kim doğaya karşı durabilmiş...ben de içimdeki deli havaya karşı duramıyorum.

Boyun eğ, sakinleş...huzurlu durgunluğa bırak kendini...

Yorgunum...durmaya ihtiyacım var.

Bahçelerde kiraz..belki de artık bütün halinle bırakmak lazım biraz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder