18.09.2009

Günceler - 1

Sabahın kör vaktinde, otobanda her zamanki uyuşukluğumla işime doğru yol tutarken Cem Garipoğlu’nun tam 197 gün sonra yakalandığı haberiyle gözümün taa en dibine ışık tutulmuş gibi yerimde zıplayıp uyandım.

Dile kolay tam 197 gün saklan sen, hem de İstanbul’un göbeğinde..kimsenin ruhu duymasın ?!

Bu kadar etrafta arayan olsun, herkes seferber olsun, vs,vs..sen yine de bu şekilde ortadan kaybolabil.

Acaba diyorum sadece bizim ülkemizde mi olaylar bu kadar karmaşık, anlaşılmaz..yoksa her yerde böyle de biz mi yadırgıyoruz.

Bu şekilde bir olaya karışabilmek için insan nasıl bir noktaya gelmiş olabilir ? Tamamen bambaska bir boyutta normal hayat sınırının ötesine geçmiş, bizim anlayamadığımız, belki kendisinin bile anlayamadığı bir alemin arkasından ekrandan izler gibi seyrediyor olmalı olan biteni.

İnsan nasıl depresyon ya da hastalık nöbetleri durumlarında yaptıklarının çok da farkında olmuyorsa, hani yapmak istemediklerini, istemeden nasıl bir histeri şeklinde gerçekleştiriyor ise bu durumda benzerlikler taşıyor olmalı. Çok mu hümanist bir bakış açısı ?!

Söylemek istediğim ..ya da içimden geçenlerle anlatmaya çalıştığım ama yetersiz kaldığım düşünce; bazen öyle noktalara geliyoruz ki hiç yapmam dediklerimizi yaparken, hiç olmam dediğimiz durumlarda debelenirken buluveriyoruz kendimizi. Ama bu istedim yaptım, istedim oldum olmuyor, ne de kıskandım kafasını kestim …çook daha uzuuun, çoook daha derinden gelen bir şeylerin birikimi oluyor, olmalı ne yazık ki.

Biliyorum yaşadım: İnsan öldürmedim, kimsenin canını acıtmadım ..ama delirme noktasına geldim. Belki hepimiz geldik, ve de hepimiz geliyoruz.

Yine de iyimser olmak istiyorum: her şeyin taşları yerli yerine oturtacak bir sebebi olmalı..olmalı..olmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder