6.04.2010

puslu, bulutlu, yağmur öncesi griliği..

Başlıktan da anlaşılacağı üzere gayet beynimin içindeki tumturaklı, vırvıııııır düşüncelerle kendimi meşgul edip hafiften mutsuz etme sendromundayken...ve de elbetteki bambaşka şeyler çıkacağını düşünürken parmaklarımdan, araya aldığım bir web sitesi, o web sitesinde okuduğum 1 sayfa ( takriben A4 ) uzunluğundaki bir yazıyla birden hayata dönüverdim.

Ne yapıyorum ben ?! :)

Düşünüyorum; "hayatımda kötü giden ne var ?"..Hiiiiiiç! :)

Kısaca açıklamak gerekirse, "aşk acısı" sendromundan muzdarip olduğumu düşünürken, aslında "aptal puma" sendromundan acı çektiğimi, sonra da tamamen fazla hassasiyetlerimden kaynaklı, insan ilişkilerinde problemlerim olduğunu kavrayıverdim.

Asıl problem bir ilişkimin olup olmaması, sürüp sürmemesi değil...asıl problem, belki bütün dünya üzerindeki insanlara gösterebileceğim inceliklerin kabalık ve incitmeyle karşılık bulmuş olması.

Peki o web sitesinde, farklı düşünmemi sağlayacak ne vardı. Bilmem okudunuz mu Aykut Oğut'un "Evrenden Torpilim Var" kitabını..benim ilk elime geçmesi çok sevdiğim, dert ortağım bir doktor arkadaşım sayesinde olmuştu. O zamanlar kendi içimde bir çıkar yol bulabilmek adına fazlasıyla konuşmaya, içimi dökmeye, okumaya, açıkcası kendimi bulmaya ihtiyacım vardı. Bu kitap ciddi bir yol gösterici oldu. Şiddetle tavsiye edilir herkese! ;)



http://www.dijimecmua.com/kultur-sanat-haritasi/349/index/530401_aykut-ogut-kitabi-evrenden-torpilim-var-/

Aykut Oğut adını internet ortamında biraz araştırıp inceleme fırsatınız olursa önünüzde bambaşka kapıların açılacağını göreceksiniz. İşte biraz evvel o kapılardan birini daha actim; " http://www.ayrasehri.com/ ".

Üye olup o şehrin bir ferdi haline geldiğinizde orada yayınlanan bültenlere şöyle bir bakın derim. Ben baktım ve de ilk açtığım yazı, kafamın içindeki sıkıntıdan kurtulmam için sanki oraya konmuş gibiydi. :)

Üniversite sınavına hazırlanan bir kızla yapılan sohbeti aktarıyorum (tabiki Aykut Oğut'un kendi deneyimlediği olaylardan biri bu sadece). Kahramanımız malum üniversite sınavına girecek, ve de elbetteki pek çoğumuzun yaptığı ya da belki yapacağı gibi belki de uzun zamandır, yıllardır bu sınava hazırlanmakla meşgul. Kendisine bu sınavı kazanmazsa ne olur diye soruluyor:

Cevap; "hiç de iyi olmaz, çok çalıştım".
Soru; "onu anladık, yani ne olur?".
Cevap; " sanırım annemler biraz üzülür".
Soru;" Annenler üzülürse ne olur ?".
Cevap; "yani seneye bir daha girerim sınava. Aslında bir şey olmaz."

Ya evet "ASLINDA HİÇ BİR ŞEY OLMAZ".

Ben de düşündüm gerçekten istediğim bir şey için, şu anda hayatımda olmazsa ne olur ?

..ki düşününce bu kaba, saba ve hoyrat halleriyle belki de hayatımda olmaması çok daha iyi.

verdiğim cevap "hiç bir şey" oldu. Hiç bir şey olmaz. Ben aynı "mine" olmaya, aynı şekilde etrafımı sevmeye, etrafım tarafından sevilmeye devam ederim.

Yazının sonundaki tabirse en hoşuma gideni, beni o şaşkın halimde güldürüp tamamen negatif durumumu pozitife değiştiren cümle oldu. E hiç bir şey olmayacaksa, o zaman koy kıçına gitsin. :)))

Özetle siz kendiniz olmaya devam edin ve etrafınızdaki herşeyi sevin...saçma sapan şeylerin içinizdeki bu sevgiyi azaltmasına da asla fırsat tanımayın. Asıl sizi ve etrafınızı, çevrenizdeki insanları güzelleştiren bu enerji. ;)

Çok mu hümanist bir bakış açısı oldu. Yine de inanıyorum. Siz de inanın derim. ;)

1 yorum:

  1. bu kitap da beni de cok etkiledi ve son dediklerine katiliyorum, ben de inaniyorum :))

    YanıtlaSil